Beynimiz, hayatımız boyunca değişiyor ve gelişiyor. Düzenli meditasyon pratikleri bu süreçte beynimiz için de mucizeler yaratabilir! Bazı araştırmalar, meditasyonun beyindeki gri madde miktarındaki değişimle bağlantılı olduğunu göstermektedir ve bu bulgu çok önemlidir. Beyindeki gri madde yaş almakla birlikte azalma eğilimindedir. Araştırmalar, meditasyonun bu azalmayı da dolayısıyla kaliteli bir zihinsel yaşlanmayı desteklediğini göstermektedir.
Son zamanlarda araştırmalarda beyinde keşfedilen belirli değişikliklere iyice dalmadan önce, insan beyninin yapısını kısaca anlamak önemlidir. Çoğunlukla "Beyin" dediğimizde bahsettiğimiz yer aslında Beyin Korteksidir. Bu kısım, dil, görme, öğrenme, hafıza, akıl yürütme, dokunma duyuları, işitsel işleme gibi daha yüksek işlevleri kontrol eden ve diğer birçok fonksiyonla birlikte çalıştığı bölgedir. Bu kısım da kendi içinde sağ ve sol olarak ikiye ayrılır.
Peki, bu gri madde nedir? Gri madde, sinir hücrelerinin yanı sıra sinir liflerini de içeren ve kahverengimsi gri bir renge sahip beyin ve omurilikteki sinir dokularıdır. Gri madde, beyindeki bilgiyi işlemeye yarar. Gri madde içindeki yapılar, duyu organlarında veya gri maddenin diğer alanlarında üretilen sinyalleri işler. Daha karmaşık beyin fonksiyonlarının gerçekleştiği yerdir ve insanlarda ve diğer büyük omurgalılarda, bu yapı kıvrımlı bir gri madde tabakası oluşturacak şekilde büyümüştür. Bu, meditasyon yapan kişilerin daha yaratıcı sezgisel düşünceye ve ek olarak sol yarımküredeki planlama, organizasyon faaliyetlerinin akışının azalmasına, daha yoğun "anda olma" hissini yaşaması anlamına gelir.
Meditasyon pratiğinden etkilenen bir diğer önemli beyin yapısı da Amigdala'dır. Amigdala, olumsuz duyguları işlemede, tehdit tespitinde ve korku öğrenmede rol oynar. Özellikle algılanan stres zamanlarında, beyin ve vücut arasında bir köprü görevi görür. Amigdala aktive edildiğinde, vücuda "savaş ya da kaç" tepkisi için vites yükseltir. Düzenli meditasyon pratiği yapan kişilerde, Amigdala aktivitesinin azaldığı gözlemlenmiştir. Ve bu azalma sadece meditasyon anlarında değil, düzenli pratiğin sonucu olarak kalıcıdır. Bu sayede beynin strese tepki verme sistemi değişmeye başlar. Bu daha olumlu bir ruh hali ve genel bir sakinlik hali olarak yorumlanabilir.
Sol yarımküre, beynin rasyonel ve mantıksal yanıdır. Çevremizdeki dünyayı analiz etmek, planlamak ve değerlendirmekle ilgilenir. Dil, matematik, mantıksal akıl yürütme ile ilgili bilgileri işler ve kendini geçmişe ve geleceğe bağlar. Sağ yarımküre ise beynin duygu tarafıdır ve genellikle daha yaratıcı ve sezgiseldir. Mekân algıları, görsel görüntüler ile ilgili bilgileri işler ve anlık deneyimimizle ilgilenir. Meditasyon yapan kişilerin sağ yarımküresinde daha fazla aktivite saptanması, araştırmaların önemli bulguları arasındadır.
Ön korteks ise beynin akıl yürütme, planlama, duygular ve öz-bilinçli farkındalıktan sorumlu en gelişmiş kısmıdır. Meditasyon sırasında, ön korteks çevrimdışı olma eğilimindedir. Böylece an’da kalmak kolaylaşır. Beyin Korteksinin üst ön lobu, dünya hakkında duyusal bilgileri ve kaslardaki, eklemlerdeki bilgileri işleyen bir bölümdür. Meditasyon sırasında bu lobdaki aktivite yavaşlar ve duyuları geri çekme kolaylaşır.
Talamus, beynin en ilkel bölümlerindendir ve ilkel davranışlar üzerinde yapıcı bir etkisi vardır. Öfke, korku, şiddet gibi davranışlar talamus tarafından kontrol edilir. Duyular için kapı bekçisi olan bu organ, bazı duyusal verileri beyine daha derine sokarak ve diğer sinyalleri durdurarak dikkatinizi yoğunlaştırır. Meditasyon sırasında bu bölgeye gelen bilgi akışı yavaşlar. Talamusun altında hipotalamus bulunur. Sinir sistemini ve endokrin sistemi birbirine bağlar. Hipotalamus, önemli bir endokrin bezdir ve genellikle ana bez olarak adlandırılır. Melatonin de dahil olmak üzere birkaç hormon salgılar. Hipotalamusun hemen altında hipofiz bezi bulunur. Sinyalleri hipotalamustan diğer endokrin bezlere iletmeye yardımcı olur. Vücudun içinde tiroid bezi, paratiroid bezi, timus (bağışıklık sistemini kontrol eden), adrenal bezler, pankreas, üreme bezleri, tükürük bezleri vb. gibi endokrin bezleri vardır.
Doğru meditasyon yaptığımızda, hipotalamus, kullandığımız teknik ve pratik eylemlere bağlı olarak asetilkolin ve melatonin salgılar. Beyinde üretilen bu biyokimyasallar iç organlarımızı etkiler. Parasempatik sistem aktive edildiğinde, kardiyovasküler sistemimiz düzenlenir, kalp atış hızımız sabit kalır, kan basıncımız normale döner, kan şekeri seviyemiz dengelidir ve sindirim sistemimiz optimum çalışır. Bu, sağlıklı ve dengeli bir vücutta sonuçlanır.
Serotonin, epifiz bezinde üretilen önemli bir salgıdır. Sağlığımızın ve dayanıklılığımızın iyileştirilmesine, uyku/uyanık durumumuzun korunmasına, depresyonun hafifletilmesine, doygunluk hissinin sağlanmasına, zihinsel stres ve endişelerin düzenlenmesine ve baş ağrılarının azaltılmasına yardımcı olur.
Son olarak, araştırmacılar meditasyon yapanlarda beyin dalgası düzeninde bir değişiklik olduğunu fark etmişlerdir. Beş farklı beyin dalgası frekansı vardır. Her dalga frekansı, farklı bir beyin fonksiyonu tipi ile ilişkilidir. Beta dalgaları, tipik bilinçli düşünce ve zihinsel uyanıklığı yansıtır. Alfa dalgaları gevşeme durumunu gösterirken, theta ve delta dalgaları uyku durumu ile ilişkilendirilir. Uzun süreli meditasyon yapanlar, beyinde, özellikle ön kortekste yüksek seviyede gamma dalgası gösterirler. Gama dalgaları, aktif düşünce, öğrenme, hafıza ve zeka ile ilişkilendirilen yüksek frekanslı beyin dalgalarıdır. Meditasyon yapanlarda, bu dalgalar beyin hücrelerinin birlikte daha verimli çalıştığını düşündüren nöronlar arasında yüksek seviyelerde ve senkronizasyon hızını gösterir. Bu gelişmiş sinirsel senkronizasyon, bilginin daha etkin iletilmesine neden olur. Meditasyon yapanlar için bu durumun anlamı, daha fazla zihinsel odaklanma ve zihinsel açıklıktır.
Bugünkü pratiğinizin keyfini çıkarın! Kendinize ve çevrenize gülümseyin :)
Eğitmen Hakkında
Çağla Yılmaz Bayar
8 yıl meslek deneyimi
Spirituel Koç
Yorum Yaz